S
Trakya Üniversitesi’nde “MİRASIMIZIN İZİNDE: BALKANLAR’DA TÜRKLER” Paneli
Trakya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, TBMM Başkanvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop ve KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu’nun yanı sıra Türkiye ve Balkanlar’ın siyaset, akademi ve sivil toplum alanında önde gelen isimlerinin katılımıyla, Trakya Üniversitesi ve KADEm Tekirdağ Temsilciliği iş birliğinde gerçekleştirilen “Mirasımızın İzinde: 1. Balkan-Türk Kadın Çalıştayı” kapsamında, “Balkanlar’da Türkler” konulu bir paneli düzenlendi. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ve Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem’in moderatörlüğünde gerçekleşirken, programın konukları, Kosova Demokratik Türk Partisi Milletvekili ve Parlamento Başkan Vekili Müferrah Şinik, Makedonya Anayasa Mahkemesi Üyesi Salih Murat, Karadağ Müftüsü Rıfat Feyziç ile Batı Trakya Türk Kadın Platformu Üyesi ve Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) Genel Müdürü Dr. Pervin Hayrullah oldu.
Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Balkanlar’ın, Türk milleti için yalnızca bir toprak parçası olmanın çok ötesinde derin bir anlam taşıdığını ifade ederek, Balkanlar’dan gelen çok değerli konukların katkılarıyla, gönül coğrafyamız Balkanlar’a geniş bir perspektiften bakılacağını vurguladı. Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem de Trakya Üniversitesi’nin, KADEM Tekirdağ Temsilciliği iş birliği ile Balkanlar’ı ve Balkanlar’da yaşayan soydaş toplulukları ele alan önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapıldığını ifade etti. Balkanlar’ın en önemli Türk kadın dernekleri ve STK’larının bir çatı altında buluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem, her zaman ayrılıklar ve nifaklarla anılan Balkanlar’ın bu defa tarihi bir buluşmayla anıldığına şahitlik ettiklerini belirtti.
Panelin ilk konuşmacısı Kosova Demokratik Türk Partisi Milletvekili ve Parlamento Başkan Vekili Müferrah Şinik, tüm katılımcıları Kosova’da yaşayan tüm soydaşlar adına sevgi ve muhabbetle selamlayarak başladığı konuşmasına, Kosova’yı tanıtarak ve Kosova’da yaşayan Müslüman Türk varlığı hakkında bilgiler vererek devam etti. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Kosova’da yaşayan Türkler’in, şehir şehir örgütlenerek kendi eğitim, kültür, gelenek ve göreneklerini, aile yapısını, dini ve milli değerlerini koruyabilmek için verdiği mücadeleleri anlatan Müferrah Şinik, “Prizren’de, Priştine’de, Türklerin kurduğu Doğru Yol, Gerçek Kültür ve Güzel Sanatlar Dernekleri, Kosova Türk toplumunu yeniden ayağa kaldırarak, toplumun kültür, gelenek ve göreneklerinin nesilden nesile taşınmasında ön ayak olmuşlardır. Öyle ki derneklerimiz, Türkçe’nin yaygınlaşmasında da önemli rol oynamıştır. 1990’lı yıllara gelince, yeni düzenlemelerle birlikte sivil toplum kuruluşlarının kurulmasına başlanınca eğitim, kültür, sağlık, kadın hakları, zanaat ve sanat işleriyle uğraşanlar, amaçlarına uygun STK’lar kurarak topluma hizmet etmeye başlamıştır.” dedi. 1999 yılında yaşanan Kosova Savaşı’nda Türklerin, sahip olduğu milli ve manevi bilinç sayesinde, göç etmek yerine kendi dindaşlarıyla bulunduğu coğrafyada kalarak Türk varlığını korumayı amaçladığını belirten Müferrah Şinik, Müslümanların dönem dönem baskılara uğramasına rağmen, baskılara dayanamayarak göç eden diğer topluluklara nazaran güçlü aile yapısı ve milli değerlerle bu toprakların bekçiliğini yapmaya devam ettiklerini belirtti. 2008 yılında, Kosova’nın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Şinik, “Tüm kurum ve kuruluşlarıyla, desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen anavatan Türkiye’nin tutumu ve duruşu hem ülkemizde hem bölgemizde büyük bir güven tesis etmektedir.” dedi. Bağımsızlıktan bu yana, yerel ve merkezi idarelerde gerçekleştirilen seçimlerde Kosova adına cinsiyet eşitliğini ifade eden doğru bir yolda ilerlediklerini kaydeden Şinik, Kosova meclisinde 120 milletvekilinden 40’ının kadın olduğunu sözlerine ekledi. Şinik, geçmişte başarıyla uygulanan milli ve manevi değerleri koruma ve sağlıklı biçimde yeni nesillere aktarma geleneğinin teknolojinin hızlı ilerlemesi, küreselleşme ve tüketim arzusunun artması gibi unsurlar nedeniyle yavaş yavaş uygulanabilirliğini yitirdiğine dikkat çekerek, ailelerin çocuklarına daha küçük yaşlarda medeniyetin sadece teknik ve bilimle ilişkili olmadığını, başta insaniyet ve ahlak olmak üzere aidiyet işi olduğunu aşılamaları gerektiğini belirtti. Çocuğun sağlıklı gelişimi ve milli, manevi değerlerine bağlı geleneksel değerlerle yetiştirilmesi noktasında, ailelere ve topluma düşen rolleri de sıralayan Şinik, “Güçlü Aile, Güçlü Toplum” sloganıyla “Kosova Türk toplumu, asimile olmadan milli benlik ve bütünlüğünü koruyan bireyler yetiştirmeye devam edecektir.” şeklinde konuştu.
Makedonya hakkında bilgiler vererek Türklerin, Makedonya’daki varlığını ve durumunu hukuki açıdan ele alan Makedonya Anayasa Mahkemesi Üyesi Salih Murat Balkanlar’ın, Osmanlı’nın en ihtişamlı ve acı günlerini gören bir diyar olduğunu ifade ederek Rumeli’nin, Osmanlı’nın farzı vefası olduğunu söyledi. Balkanlar’ın bazen güzellikleri bazense acıları yaşayan, insanlığın çok zor olduğu bir yer olduğunu ifade eden Murat, “Osmanlı’da en büyük bedel ve faturayı ödeyen bizleriz. Tuna boyları, bazen güzelliklerle yaşadığı gibi bazen de kan içinde akmıştır. Biz, ana vatana geldiğimiz için çok bahtiyarız. Bilhassa Edirne’de ve Trakya Üniversitesi’nde olmaktan çok mutluyum. Rumeli çok iyi, bilgili, çok kültürlü bir kazandır. Herkesin bir hevesi vardır Rumeli’de. Çünkü, Rumeli’ye hakim olan cihana hakim olmuştur. Maalesef, Rumeli’de yapılan katliamların %80’i kadınlar üzerinde yapıldı. Onun için Edirne’de, Balkan Türk Kadınlarının toplanmasını bir vefa borcu olarak görmekteyiz.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Karadağ Müftüsü Rıfat Feyziç, Osmanlı’nın Balkanlar’da millet sistemini uyguladığını belirterek, her milletin kendi değerlerini taşıyan kültürel yaşam biçimini devam ettirmesine olanak sağladığını vurguladı. Osmanlı’nın, Balkanlar’da yaşayan tüm anlayışlara saygılı davrandığının altını çizerek, yüzyıllar boyunca Balkanlar da yaşatılan geleneklere hoşgörü ile yaklaşıldığını ifade etti. İnsanları, dili kullanmada ve dini yaşamada da serbest kıldıklarını vurgulayan Feyziç, Osmanlı’nın her millete kendi yaşam lüksünü sağlaması, demokrat bir yönetim anlayışının en önemli göstergesi olduğunu sözlerine ekledi. Balkanlar gibi geniş bir coğrafyada, Türklerle bir arada yaşayan diğer milletlerin pek çoğunun ve en önemlisi Boşnakların Türkçeyi öğrenmemiş oluşunun Osmanlı medeniyetini en iyi şekilde açıkladığını belirten Rıfat Feyzic, her milletin kendi medeniyetinin köklerinde yükseleceğini söyleyerek, milli ve manevi değerlere sahip çıkmanın öneminden söz etti. Karadağ hakkında da katılımcılara bilgiler veren Feyziç, “Karadağ, 650 bin nüfusu ile Balkanlar’ın ortasında küçük bir devlettir. Karadağ’da %25 oranında Müslüman bir nüfus var ve bugün Karadağ’da yaşayan Müslüman ve Türk nüfusun ataları, 1878 Berlin Anlaşması’ndan başlayarak topraklarını terk etmemek için büyük bir mücadelenin içine giriyor. Karadağ’da yaşayan Müslümanların duruşu, Abdülhamit’in iltifat ve takdirlerini kazanıyor.” dedi.
Batı Trakya Türk Kadın Platformu Üyesi ve Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) Genel Müdürü Dr. Pervin Hayrullah, Trakya Üniversitesi ve KADEM iş birliği ile gerçekleştirilen Mirasımızın İzinde: “1. Balkan Türk Kadın Çalıştayı”nın tüm Balkanları içine alan ve Balkanlar’da derin tesir bırakacak olan çok değerli bir etkinlik olduğunu vurgulayarak, “Bu adımın bizler için önemini çalıştay süresince muhakkak herkes çok iyi şekilde anlayacaktır. Türkiye, Batı Trakya ve Balkanlar için ana vatandır. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun da dediği gibi bizler Evladı Fatihan olmaktan her zaman gurur duyduk. Konuşmacılarımız Türkiye için “baba ocağı” dedi, Türkiye bizler için aynı zamanda “ana kucağı”dır. Türkiye’de yaşamıyoruz, Meriç’in öte yanında Batı Trakya’da Balkanlarda yaşıyoruz; fakat Türk kimliğimizi gururla taşıyoruz. Bu kimliğin yaşadığımız bölgelerde devam etmesi için çalışıyoruz. Balkan Türk kadınlarıyla uzun yıllardır bir araya geliyoruz. Buradan rahmetle anmak istediğim birkaç isim var. Makedonya’dan Sıdıka Ağa, bizim önder kadınlarımızdan bir tanesi. Yine Kosova’dan Meveddet Bakova Balkan Türk kadınları için öncü kişilerdiler. Bosna’dan Bakira Haseçiç Hanımefendi ile tanışmıştım yıllar önce. Savaş Mağduru Kadınlar Derneği’ni kurmuşlardı. Anlattıkları tüylerimizi ürpertti. Yaşadıklarımıza rağmen dedik ki biz onların acıları karşısında hiç bir şey yaşamamışız. Romanya’dan Gülten Abdullah, Düriye Akkoyun, Sevim Mustafa, Bulgaristan’dan Mecbure Efraimova, Batı Trakya’dan Hülya Emin, bu isimler Balkan Türk kadınlarının dinamikleri. Bu isimleri güçlü bir şekilde bir arada tutabilirsek Türkiye’nin de gücü ve desteği ile Balkanlardaki kültürel mirasımız da varlığımız da sonsuza dek devam edecektir.” dedi.
Panelin ardından, onur konukları ve panelistlere hediye takdimine geçildi. Kosova Demokratik Türk Partisi Milletvekili ve Parlamento Başkan Vekili Müferrah Şinik, Makedonya Anayasa Mahkemesi Üyesi Salih Murat, Karadağ Müftüsü Rıfat Feyziç ve Batı Trakya Türk Kadın Platformu Üyesi ve Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) Genel Müdürü Dr. Pervin Hayrullah plaketlerini, “Mirasımızın İzinde: 1. Balkan-Türk Kadın Çalıştayı” Danışma Kurulu Üyeleri, Trakya Üniversitesi adına Dr. Nilgün Tabakoğu ve Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) adına Zeynep Şentop Şahin’in elinden aldı.